daha yüksek

Turkish-English Translation

  1. higher
  2. superior
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(borsa) iki peni daha yüksek
2 P up
beklenenden daha yüksek
higher-than-expected Adjective
itibari kıymetten daha yüksek
above par
daha yüksek (aşağı) değer biçmek
to state higher (lower) Verb
daha yüksek bir fiyat
at a higher fas
daha yüksek bir fiyata
at a higher price
daha yüksek bir konuma gelmek
to move up Verb
daha yüksek bir mahkemeye başvurma
appeal to a higher court
daha yüksek bir meblağa sigorta etmek
to insure for a larger amount Verb
daha yüksek bir mertebeye çıkmak
to rise to a higher rank Verb
daha yüksek bir mevkie tayin edilmesi beklenen aday
probationer for higher grade
daha yüksek bir mevkie terfi ettirmek
to prefer to a higher post Verb
daha yüksek bir prim grubuna sokmak
to rate someone up Verb, Insurance
daha yüksek bir rütbeye terfi ettirilmek
to be promoted to a higher rank Verb
daha yüksek değerde
of higher value
daha yüksek faiz oranlarıyla hisse senedine yatırma
disintermediation
daha yüksek fikir vermek
to make a higher bid Verb
daha yüksek fiyat biçmek
to rate higher Verb
daha yüksek fiyat düzeyine çıkarmak
to carry to higher price levels Verb
daha yüksek fiyat düzeyine çıkarmak
to carry to higher price level Verb
daha yüksek fiyat düzeylerine çıkarmak
to carry to higher price levels Verb
daha yüksek fiyat düzeylerine çıkmak
to carry to higher price levels Verb
daha yüksek fiyat vermek
to make higher bid Verb
daha yüksek fiyata satmak
to outsell Verb
daha yüksek fiyata sigortalamak
to rate up Verb
daha yüksek getirili hisse senetleri
higher-yield securities Noun
daha yüksek kâr payı dağıtmak
to distribute a higher dividend Verb
daha yüksek maaş için direnmek
to stick out for higher pay Verb
daha yüksek maaş üzerinde ısrar etmek
to stick out for higher pay Verb
daha yüksek not
higher a
daha yüksek notlar almak
to receive higher as Verb
daha yüksek olmak
to overtower Verb
daha yüksek rütbede olmak
to rank above Verb
daha yüksek rütbeli
higher ranking
daha yüksek rütbesi olmak
to rank Verb
daha yüksek sosyal düzeyde
on a higher social plane
daha yüksek teklif
higher offer
daha yüksek ücret için grev
strike for higher pay
daha yüksek ücret için grev yapmak
to strike for higher pay Verb
daha yüksek ücret istemek
to stick out for higher wages Verb
daha yüksek ücret talep etmek
to stand for more wages Verb
daha yüksek vergi dilimlerine girme
bracket creep
daha yüksek vergi ödemek
to pay higher taxes without a murmur Verb
daha yüksek verimi olan şirketin daha etkin olduğu söylenir
productive efficiency relative efficiency
(ihalede) daha yüksek fiyat teklif etme
to bid higher
açık artırmada daha yüksek fiyat teklif eden
outbidder
açık artırmada daha yüksek fiyat teklif etme
outbidding
ama daha yüksek bir fiyat istemesi
teddy bear hug
bir meseleyi daha yüksek bir makama götürmek
to take a matter up with a higher authority Verb
birinden daha yüksek fiyat vermek
to bid over sb Verb
birini daha yüksek bir mevkie atamak
to appoint someone to a higher post Verb
birini daha yüksek bir vergi dilimine koymak
to put someone in a higher tax bracket Verb
borsayı daha yüksek kapamak
to close dearer Verb
cari hesaptaki mevcut paradan daha yüksek meblağ çekmek
to run overdrafts Verb
cari olandan daha yüksek ücret istemek
to shave Verb
daha fazla veya daha yüksek sesle konuşarak susturmak
to talk down Verb
davayı daha yüksek bir mahkemeye devretmek
to lodge an appeal Verb
davayı daha yüksek bir mahkemeye gönderme
appeal
davayı daha yüksek bir mahkemeye temyiz eden kimse
appellant
fesih için daha yüksek mahkemeye müracaat etme
appeal for annulment
iptal için daha yüksek mahkemeye müracaat etme
appeal for annulment
kârı beyan edilenden daha yüksek oranda takdir etmek
to assess a business profit at a higher rate Verb
maaş derecesindekinden daha yüksek meblağ ödeme
payments over and above of wage scale
olduğundan daha yüksek değer biçme
overrate
olduğundan daha yüksek değer biçme
ovrestimation
ona her zaman ödenenden daha yüksek olan bir ücret
red-circle rate
sesi daha yüksek çıkmak
to swell Verb
tatil diye daha yüksek fiyat istemek
to put it on during holiday season Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database